17 Eylül 2013 Salı

HAYATINIZ SEÇTİĞİNİZ KADINDIR..!

Evvel zaman içinde Memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış?
Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış.

"bu gençliğin sırrı nedir" diye.
İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya.

Ama sorular sık ve soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.
Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca
herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine.
"Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş.

Herkes merakla davete gelmiş.Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş.

Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş.

Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş.

"Hatun , şu kilerden bir karpuz getirirmisin bize sana zahmet!.."

Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş.

Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da :

" Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka
getirir misin bir zahmet" demiş.

Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş. Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş.

"Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin" demiş.
Başka istemiş?. Bu böylece dört sefer daha tekrarlanmış .

Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş, misafirlere ikram edilmiş?. Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dedecik sormuş.

"Eeeee?. Arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı burada anladınız mı??" Herkes birbirinin yüzüne bakmış.Kimse bişey anlamamış..

"Aman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı!"
Dedecik gülmüş.
"Efendiler" demiş
"O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti, tekti. Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu. Bir kere bile (aman be adam, delimisin nesin şu tek karpuzu ne taşıtttırıyorsun bana defalarca.) demedi. Beni sizin önünüzde mahcup duruma düşürmedi. İşte bütün bu gençliğimi hanımıma borçluyum."

"Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor
duruma düşürmeyiz. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz. Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız. İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız." demiş.

Hayatınız seçtiğiniz kadındır..

Zevkli bir kadına rastlarsanız,ZEVKİNİZ,
bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ,
zeki bir kadına rastlarsanız ZEKANIZ gelişir.


Hayat kat kattır.

Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.

Ve bugün durduğunuz teras , seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.

Hayatınız seçtiğiniz kadındır...

Şansınız varken....



13 Eylül 2013 Cuma

AŞK'sın


Aşk mısın diye sora sora bir hal oldum. Sonra anladım ki gelmiş AŞK sonunda. Hiç beklemediğim anda, tam da dibe vurduğum anda. Mutluluk bir adımda İstanbul'dan Ankara'ya ulaşmak gibi zor görünüyordu. Ta ki yanıbaşımda olanı görene kadar. O kadar yakın, o kadar uzak.
Matematik dersini iyi ki sevmişim. İyi ki sayıları sevmişim. İyi ki rüyalara inanmışım. Zenginlik zenginlik diye aradığım rüyalarımın bana asıl zenginliği vermesine şükrediyorum.
Sonra öğrendim ve AŞK mısın diye sormaz oldum. Evet oydu, ta kendisi... Gelmişti sonunda. AŞK'sın dedim. O'yum dedi. Kalbimde ise yaz gününden kalma kelebek uçuşları başladı... Başımın üstünde dönüp duran kar taneleri, ve yüreğimin sıcaklığıyla eriyip giden buzlar. Yürürken sokakta ayağımın altından kayarcasına geçen yollar, aklımda sen, yüreğimde sen ve sanki yeni bir aşka yelken açan kalbimle bir başıma. Sessizliği dinliyorum, seni düşünüyorum, hayaller kuruyorum ve bu bence bendeki iyiye gidişin bir işareti olmalı diyorum. Araladığım kalbimden dışarı doğru biraz çekingen ve biraz da heyecanla uzanıyor, hoş geldin, diyorum. Nerelerdeydin !...

Ey aşk ! Ne kadar zamandır bekliyordum seni. Gözüm yollarda kaldı ama en çok da yüreğim. Yüreğim o kadar çok bekledi ki; beklerken yorulmayı öğrendi, acı çekti, hüzünlendi. Kimi zaman güneşe güldü, kimi zaman ağlayan yağmura. Ama hiç bıkmadan bekledi.
Ey aşk ! Nerelerdeydin, gözüm yollarda kaldı. Bak bu sene kar yağdışehrime. Karda yürümekten korkardım oysa şimdi sen geldin ya korkmuyorum artık. Daha bir güvenle yürüyorum yollarda. Hem düşsem ne olur ki, sen varsın, tutarsın beni. Tutarsın değil mi!
Ey aşk ! Sen gözleri ceylana benzer; her gün geçerken kapının önünden görmeyi arzuladığım sevgili. Seni göreceğim diye daha bir keyifle başlıyorum güne. Artık zor gelmiyor çalışmak bile bana. Yüreğim sanki bir kuş kanadında ve bir tüy kadar hafif.
Ey aşk ! Okuduğum tüm aşk romanlarından yayılan bir koku var burnumda. Kim bilir kaç kitap devirdim ve kaç kişinin aşkını yaşadım kendim yaşarcasına ve işte şimdi sıra bende. Ben de kendi romanımı yazacağım senin aşkınla.
Ey aşk ! Ben seni bekliyorum yıllardır. Bir ara gelmiştin ya da ben geldiğini sanmıştım ama sanırım yanılsamaydı ki bu, farkına nice sonra vardığım. Gecemi gündüzüme katıp beklediğim ve en nihayetinde geldin ve şimdi buradasın. Bir daha gitmeyeceksin değil mi!
Ben biliyorum bu sefer benim için geldin. Ve bu ne bir yanılsama, ne de bir romandan kalan hayal. Bu benim ve senin, bizim aşkımız. Yıllardır beklediğim sonunda gelen sonsuz aşk.
Ey aşk ! Nerelerdeydin. Meğer ne de çok özlemişim seni. Bir daha bırakıp gitme olmaz mı!!!
Ey aşk ! Nerelerdeydin. İyi ki geldin, Hoş geldin…