2 Temmuz 2012 Pazartesi

HER ŞEYİ ELDE ETMEK MÜMKÜN!

Kul sıkışmayınca HIZIR yetişmez…


Hiç bu sözü ilk kim söylemiş, neden böyle demiş diye düşündünüz mü? Ben düşündüm. Kimin söylemiş olduğunu bulamasam da neden, ne amaçla söylemiş olduğunu biraz hayatımı gözden geçirince anladım.


En büyük sorunumuz nedir biliyor musunuz? Kendimizi sürekli eksik ve güvensiz hissetmemiz. Ne istediğimizi, ne yapacağımızı sürekli kendi kendimize sorgularız fakat çözüm üretemeyiz. Bize yol gösteren, akıl veren herkese ve her şeye dört elle sarılırız. Her ne kadar bunun özünde oturduğumuz yerden nasıl para kazanırız sorusuna cevap aramak olsa da hep de böyle olmaz. Bu arayış halindeyken internette araştırma yaparak bunun yollarını ararız. Onu da oturduğumuz yerden yaparız. Bakar mısınız şu çelişkiye.


Bir çoğumuz kitap, tv, dvd, internet gibi medya organlarından ya da arkadaşlarımızdan bu işin sırrının yani hayatta her istediğimizi elde etmenin yolunun  ‘Çekim Yasası’yla pekala mümkün olduğunu duymuş ya da görmüşüzdür. Hepsinin özünde de benimde belirttiğim gibi “inanç” yatıyor. Bu tarz uygulama ya da düşünceler diyelim,  arzu ettiğiniz hayatı yaratmanız için ihtiyaç duyduğunuz anahtarın ta kendisi! Her şeyi elde edebilirsiniz! Yanlış okumadınız ve tekrar belirtiyorum; HERŞEYİ ELDE EDEBİLİRSİNİZ! YETER Kİ İSTEMEYİ BİLİN.


Eğer sevgi dolu, bereket dolu bir gelecek istiyorsanız bunu şu anda kendinizden isteyin. Bu yetki sizindir. İstediğiniz her şeyi, hayallerinizi, hedeflerinizi, arzularınızı hayatınıza çekmeniz için yapmanız gereken tek şey ‘Çekim Yasası’na inanmak ve sunduğu yöntemleri uygulamak. Bunlar hiç de zor şeyler değil. İnancınızı kuvvetlendirene kadar en azından deneyin. Eğlenmiş olursunuz. Çünkü bunun size hiç zararı yok. Siz her şeyle ve herkesle bağlantılısınız. Çok daha büyük bir bütünün eşsiz bir parçasısınız. Ve evren sizin yarattığınız enerji her ne ise ona karşılık verir… İşte çekim yasası da böyle işler. Benzer benzeri çeker. Kendinizi heyecanlı, coşkulu, tutkulu, mutlu, neşeli ya da cömert hissediyorsanız, pozitif enerji dağıtırsınız. Öte yandan kendinizi bıkkın, kaygılı, stresli, öfkeli, kızgın ya da üzgün hissediyorsanız, negatif enerji dağıtırsınız… Çekim Yasası vasıtasıyla evren bu titreşimlerin her ikisine de coşkulu bir şekilde karşılık verecektir. Enerjinizi ve dikkatinizi neye verirseniz, o şey size geri dönecektir. Hayatınızdaki iyi ve pozitif şeylere odaklanırsanız, daha faza iyi ve pozitif şeyi hayatınıza kendiliğinden çekersiniz. Bir kez tam olarak bunu kabul ettiğinizde ve bunun sorumluluğunu üstlendiğinizde aklınıza koyduğunuz her şeyi yapabilirsiniz. Kendi hayatınızın yazarısınız, onu dilediğiniz yöne çekebilirsiniz. Kısacası hayatınızı değiştirme ve arzu ettiğiniz geleceği yaratma yeteneğine sahipsiniz.


Yüce Allah (c.c.) bu kainatı, tüm varlıkları ve bizleri bir düzen içinde yaratmıştır. Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (c.c.) bizlere şöyle buyurmaktadır;


“ Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O'nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır. ” (Nahl Suresi, 12)


“ Görmüyor musunuz; Allah, yedi göğü birbirleriyle bir uyum (mutabakat) içinde yaratmıştır? ” (Nuh Suresi, 15)


“ Sizin için, yeryüzüne boyun eğdiren O'dur. Şu halde onun omuzlarında yürüyün ve O'nun rızkından yiyin. Sonunda gidiş O'na dır. ” (Mülk Suresi, 15)


 “ Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık ” (Kamer suresi, ayet 49)


“ Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad olurlar. ” (Bakara Suresi, 186)


İşte bu ayetler ışığında ve mantık çerçevesinde bir kez daha düşünüp sahip olduklarımıza şükretmek ve mutlu olmak gerekmez mi?


Hayat hakkında tutkulu olun; her konuda pozitife odaklanın; hayallerinize inanın; arzu ve isteklerinizi zihninizde ve gözünüzde netleştirip gerçek olduklarını düşleyin; Unutmayın Allah vaadinden dönmez! Öyleyse isteklerinizi dua ile, düşünce ile, inanç ile evrene gönderip bunların gerçek olması için Allah’a (cc) inanın ve sabredin.


Nasıl yapacağız sorusuna cevap bekleyenler var biliyorum. Birazdan ona geçeceğim. Ama öncesinde “Kul sıkışmayınca HIZIR yetişmez…” sözü nerede geliyor ona bir açıklık getirmek istiyorum. Dualarımızın kabul olması, hayallerimizin gerçek olması için hep üzerinde durduğum konu neydi? İnanmak! Evet bu kelime ile o cümleyi yan yana getirdiğimiz zaman kimin ne maksatla söylediği apaçık ortada değil mi?


Yüce Allah (CC) Kur’an ‘da bizlere buyurmuş;


“Bana dua ettiği zaman, dua edenin duasına cevap veririm. (Bakara Suresi, 186)”

O halde dualarımız kabul oluyor. Peki bizim dua diye bildiğimiz şey, yaptığımız şey gerçekten dua mı? Ya da gerçekten bizler dua ederken içten, kalpten, olacağına inanarak, Allah’a güvenerek, samimiyetle yapıyor muyuz? Bunu bir düşünün lütfen. Geçmişinizi bir düşünün hiç kabul olduğunu gördüğünüz yaşadığınız bir duanız olmadı mı? Muhakkak olmuştur. İşte o dualar, reçeteye uygun, kullanım kılavuzumuz olan Kur’an ‘a uygun dualardır. Normal hayatta, her şey yolundayken ya çok büyük sıkıntılarımız yokken yaptığımız dua yöntemi ya da hislerimiz çok da samimi değil. Ne zaman dara düşsek, çıkmazlara düşsek, ne zaman korksak! İşte o vakit o korkuyla öyle bir dua ederiz ki kabul olmaması imkansızdır. İşte “Kul sıkışmayınca HIZIR yetişmez…” sözü oradan gelir. Sıkışınca yalan olmaz, samimiyetsizlik olmaz. Ne varsa ortada olur. Allah (cc) böyle kullarını sever. Ve sıkışınca asıl yetişen ALLAH (CC) ‘dır. Demek ki dualarımızı ederken, isterken samimi olarak inanç ile istiyoruz.


Yarın samimi dua nasıl yapılır, Allah’tan (CC) nasıl istenir, yöntemlerini açıklayan bir yazı ile karşınızda olacağım. Ondan önce sizlerle dua üzerine bir video paylaşmak istiyorum.





Sevgi ve dua ile…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder